30.04.2009

güneş!

evet güneşi görünce dinlediklerim de değişti. biraz eskilere döndüm evet. işte bişiyler çizerken dinlediğim şeyler, çok mutlu:

burial - archangle
crystal castles - crimewave
mgmt - kids (soulwax remix)
jori hulkonnen - lo-fiction
röyksopp - poor leno
hercules and love affair - blind
air - sexy boy
beck - cellphone's dead
peter bjorn and john - young folks
röyksopp - circuit braker
swayzak - state of grace

keşke hep güneş olsa dışarda. çıkiym bari biraz ben. hadi bakiym.

29.04.2009

la la laa

"den bryssomme mannen / sorun yaratan adam" adında bi film izlemiştim çok önceden. bikaç kez hem de. cd bozuk olmasa ya da indirmeye üşenmesem yine izlerim. tavsiye de ederim pek tabi. neyse. duygusuz, buz gibi biyere geliyo adamın teki, sanıyoruz ki adam ölüyo ve orası da öldükten sonra biraz daha yaşaması için son bi şans verilerek yollandığı yer. adam çok mutsuz. işi, evi, evliliği, güzelcene de bi eşi var. ama mutsuz. çünkü herşey gri, yemekler tatsız, sanki hayatta olması gereken herşey yerli yerinde gibi görünse de herkes bi acaip. bigün biyerlerden hüzünlü denilebilcek bi müzik sesi duyuyo adamımız. yer altından biyerlerden gelen bu sese ulaşmak için kazıyo, duvarları kırıyo, bi şekilde ulaşıyo. gördüğü manzara muhteşem; sıcacık yeni yapılmış bi kekin, hafif bi esintiyle kımıldayan ince tül bi perdenin olduğu renkli bi mutfak, fonda da çok acaip bi müzik. insanın ağlayası mı gelsin gülsün mü bilemediği durumlardan biri. zaten oraya ulaşır ulaşmaz yakalayıp götürüyolar adamı. ve sanırım film de bitiyo. onun gibi bişiy. işte orda çalan müziğin bende uyandırdığı hissi bi şarkıda daha buldum.


vincent gallo - come wander with me.

neler yazdırdı bana, siz düşünün neye benzediğini. bu şarkının farkına varmamı sağlayan adama da bi resim yaptım hemen. umarım beğenir.

kornfleyks seyv dı vörld

bulaşık yıkadıktan sonra kuruması için doğru dürüst bir adı bile olmayan "bulaşıklık" denebilen şeye yerleştirmek ve hepsini oraya sığdırabilmek gibi maharetlerim var. fizik matematik kuralları çerçevesinde küçük bardağın üstüne büyük gelirse sıkışmamalı, küçüğü büyüğün üstünde dengede tutabilme hatta onların da üstüne tabak yerleştirebilme gibi de kuralları vardır bu işin. önemli olan sabır ve deneyimdir sevgili ailesinden ayrı evlerde yaşayan kardeşlerim. ayrıca aynı bardaktan şarap, kahve ve çay içilebilir, hazır çorba yenebilir ya da içilebilir, çorba içilir mi yenilir mi bilinmeyebilir, ziyanı yok, o bardaktan bu saatten sonra kornfleyks bile yenebilir, bu altın kuralları bi köşeye not alınız. afiyet olsun. ben biraz balkona çıkıcam.

28.04.2009

berlini özledim.





melt'e çok az kaldı. bilet almak lazım. bakalım neler olcak. line-up dediğin böyle olur ama benden söylemesi! bakınız
aslında iki tane daha seçenek var. yine Almanya'da sonnemondsterne bi de Belçika'da dour. seçim yapmak zor. ama berlin berlin meine liebe. muhtemelen melt beni bekler.


başlık mı

kendime ait bi web sitesi!
güzel fikir bence.

saçmasapan tipler çizdim, çok eylendim.
bikaç güne biter heralde. heycanlıyım hevet.

edIT'in Crying Over Pros For No Reason albümünü dinlemekten bi acaip oldum bilok.
hele ki Ashtray'le Twenty Minutes yok mu ah ah. tavisye ederim hemen.


buraya yazmayalı baya olmuş, aslında yazıyorum ama daha prayvıt şeyler.

belki sana da alışırım bigün, prayvıt mrayvıt tanımayız bilok.

bu alışma-alışamama tribi bugünlerde gündemimde, en yoğun haliyle.
al sana pırayvıt!

last fm radyomu dinleme limitim dolmuş, hüzünlüyüm.

yemeksepeti bana çalışıyör bu eve taşındığımdan beri!
içki sepetine de üye oldum, ilk alışverişimin heyecanını da burda paylaşmak dileğiyle pek tabi.


midemde kırmızı kırmızı bir şarap
evi, yanında da çukulatalı sufle var bi bina büyüklüğünde kooccaman. beklerim. sizi de yiycem bi gün.


yemek yemek çok güzel bişey.
tatlı yemek ondan da daha güzel bişey.

bilgisayarımın sürekli çökmesi ve ayda bir periyodik aralıklarla benden format istemesi pek bi can sıkıcı.

salak salak kolajlar yapıyor ve eğleniyorum evet.



artık yaz gelmeli!